Tüketici Fujer, Shea, Açai, Calendula ve Makademya İstiyor… – Brandmap ( Ekim 2018 )
Satın aldığınız ürünlerin içerisindeki maddelere dikkat ediyor musunuz? Yok yok, glikoz şurubu, monosodyum glutamat, aspartam gibi tatlandırıcıları ya da kimyasal koruyucuları kast etmiyorum. Onları zaten herkes artık detaylı bir şekilde inceliyor.Özellikle çocuklara hitap eden ürünlerde aileler daha da bir dikkatliler. Cep telefonunuza yükleyebileceğiniz “kliktag” ve benzeri applikasyonlar ile zaten barkodunu okuttuğunuz ürünün detaylı kimyasal analizini yapabiliyorsunuz. Benim kast ettiğim, ürünleri rakiplerinden farklılaştırabilmek, doğanın büyülü gücünden yararlanabilmek için yediden yetmişe neredeyse tüm ürünlere eklenen doğal malzemeler… Örneğin “fujer”, mesela “shea yağı”, ayrıca “ylang ylang özyağı”, hatta “deniz iğdesi”, “calendula”ve “makademya yağı”… Hiç duymadınız mı? Nasıl olur? Siz hiç şampuan, krem, sabun filan kullanmıyor musunuz?
Piyasalardaki rekabet arttıkça,tüm üreticiler ürünlerini farklılaştırmak ve tüketicilerin farklı beklentilerini karşılayabilmek için arayış içerisine giriyorlar. Sosyal Medya’ nın da etkisiyle kimyasal ürünlerden kaçış ve doğaya yöneliş de bir başka etken. Bunun sonucunda da üreticiler doğada tanıyıp tanımadığımız bütün bitkilerden medet umar hale geliyorlar. Kimi zaman yiyecek içeceklere yeni bir lezzet katmak için kimi zaman da bitkilerin gücünden yararlanmak için… Örneğin saç boyalarında kına özü,kozmetiklerde zeytinyağı, yumuşatıcılarda lavanta esansı artık alıştığımız maddeler… Peki ama tüketicinin, bırakın neye yaradığını bilmeyi, ismini bile duymadığı garip egzotik malzemelerin kullanılması ve ambalajlarda koca koca harflerle duyurulması ne kadar başarılı bir pazarlama taktiği? Gelin birlikte orta büyüklükteki bir markette küçük bir gezintiye çıkalım ve marka yöneticilerinin gıda ürünlerinden çaylara, kremlerden yumuşatıcılara kadar ürünlerini hangi katkı maddeleri ile zenginleştirdiklerine bir göz atalım…
İçecekler dünyasında kült statüsüne kavuşmuş bir örnek var: Kızılay’ ın “Portakal Bisküvi Aromalı Elmalı”maden suyu. Hayır yanlış okumadınız, yazım hatası da yok, gerçekten böyle.Sonuçta kavun, çilek, nar ve armut gibi meyveler; zaten her içecek ve sakızda artık karşımıza çıkıyorlar. Ama hem portakal, hem elma, hem de bunlar yetmezmiş gibi bir de bisküvi aromalı olması bu içeceğin ekşi sözlük de bile kendisine yer bulmasını sağlamış. İçecek dünyasında “Kahveli Coca Cola” ve “Lime Pepsi” bile bunun kadar şaşırtıcı olamıyor. Soğuk içecekler böyleyken, sıcak içeceklerde de bitki çayları başı çekiyor. Örneğin Doğadan markası “Açai Ananas Çayı” nın mucidi. Hadi ananas artık biraz tanıdık ama, hayatında açai meyvasını gören,tadını bilen var mı? Rooibos, Cranberry, Ekinezya ve Ginkgo; çaylarda kullanılan diğer yaratıcı malzemeler, ama hiçbirini bağ bahçede görsem tanımam.
Gelelim yiyeceklere… Bebek ürünleri doğallığın en çok ön plana çıktığı ürün grubu. Bebek mamalarında“sütlü, ballı, irmikli” ya da “sütlü, tam tahıllı, kuş üzümlü” çeşitleri bulabilirsiniz. Çocuklar için piyasaya sürülen yeni bir markanın da “pancarlı grisini”, “kinoalı, ballı” ya da “keçi boynuzlu, fındıklı” kurabiye gibi ürünleri mevcut. Meyveli yoğurtlar, dondurmalar ve cips benzeri atıştırmalıklarda sürekli yeni çeşitler piyasaya sürüyorlar. Yumurtanızı bile “Omega 3” ya da“Seleniumlu” alabilirsiniz. Bu çeşitlilik sadece insanlara hitap eden besinler için söz konusu değil… Kedi köpek mamalarında da çeşitli markaların “sığır etli”, “kuzu etli”, “tavuklu”, “ördekli”, “somonlu sardalyalı”, “alabalıklı” ve“ton balıklı” ürünleri mevcut. Bir tek “takoz palamutlu” eksik, onu da birisi yakında akıl eder herhalde…
Gelelim kozmetik ürünlerine…Bebekler için yine doğal katkılara büyük bir ilgi var. Örneğin bebek yağlarında“süt”, “ipek proteini”, “aloe vera”, “kayısı çekirdeği ve susam” ya da “avokado ve badem” gibi katkılar olabiliyor. El ve vücut kremleri yaratıcılığın zirveye çıktığı bir alan: Alman markası; “deniz iğdesi”, “kiraz çiçeği”, “argan yağı”,“balmumu”, “badem yağı” gibi doğal ürünlerle zenginleştirilmiş bir ürün gamına sahipken, rakibi Norveç markası “Norveç Böğürtlenli” ürünü ile, Amerikalı rakibi de “kakao yağlı” çeşidi ile rekabet ediyor. Adeta sür ekmeğe ye, o kadar iştah açıcı… Yerli bir markamız da “nar ve kırmızı üzüm” ile “incir ve greyfurt” gibi iki yaratıcı kombinasyon ile pazarı çeşitlendirmiş.
Bakın ağda bantlarında bile kıyasıya bir rekabet var: Bir marka doğal “shea yağı” kozunu oynayınca, rakibi hemen ürününe “calendula ve jojoba” nın gücünü eklemiş. Fakat bu bitkilerin cilde nasıl bir etkisi olduğunu bulamadım. Seçmekte en çok zorlanacağınız ürün gruplarından biri de sıvı sabunlar. “Noolacak canım elimizi yıkayıp bırakacağız”demeyin, sektör size seçenek sunmak için canla başla çalışıyor: “badem sütlü”, “iris özlü”, “defne yağlı”, “siyah orkide özlü”, “pamuk sütlü”, “ylang ylang yağıözlü”, “frambuaz ve şakayıklı” hatta “Akdeniz Balı” içeren ürünler bulmanız mümkün . Demek orkidenin siyah, balın Akdenizli olması şart, öyle olmasa “orkide özlü” veya “ballı” der geçerlerdi… Ben bir de “pamuğun sütü” nü nasıl sağdıklarına takıldım ama, şimdi çok detaya girmek istemiyorum. Temizleyici toniklerde bile “üzüm suyu”, “çiçek balı” ve “gül suyu” seçenekleri var. Dudak koruyucu rafları ise, manav reyonu gibi: “çilek”, “kiraz”, “mango” ya da “nane”li çeşitler mevcut. Biraz kuytu taraftaki hijyen ürünleri rafında ise, “çilek”ve “şeftali” gibi çeşitleri bulmanız mümkün… Bunlarla da ilgili sormak istediğim şeyler var ama kimseye soramıyorum.
Şampuan raflarını incelemem yaklaşık 1 saat sürdü. Palmolive ve Le Petit Marseillais çeşit sunma konusunda büyük bir rekabet içerisindeler. Her iki marka sayesinde de yeni şeyler öğrendim. Örneğin “ardıç ağacı” ile beraber kullanılan “fujer” meğer bizim“eğrelti otu” ya da “aşk merdiveni” diye bildiğimiz bitkiymiş. Fransızca “fougere” den Türkçeleşmiş, ama neden aşk merdiveni çiçeği dememişler bilmiyorum. “Makademya Yağı” da aslında saçlara ve cilde yararlı bir çeşit fındık yağıymış ve yurt dışında mutfaklarda da kullanılıyormuş. Saçlarınızın ihtiyaçlarına göre; “deniz yosunu özü”, “lavanta balı”, “vanilya sütü”, “avokado yağı ve iris özü”, “kayısı ve fındık”, “pamuk ve gelincik sütü”, “Akdeniz çileği”, “incir ve beyaz orkide özü” gibi seçeneklerden birini tercih edebilirsiniz. Ayrıca “tatlı elma”, “böğürtlen özü”, “frambuaz ve şakayık”, “zeytin ağacı yaprağı ve ıhlamur”, “mandalina ve misket limonu”, “beyaz şeftali ve nektarin” gibi çeşitler de var. Yalnız bunları duşta kafanıza mı süreceksiniz, yoksa meyve konsantreleri gibi çeşme suyuyla karıştırıp içecek misiniz, orasını tam anlayamadım… Diğer markalar da; “sandal ağacı”, “kafein”,“limon ve yeşil çay”, “bal ve papatya”, hatta “değerli tohum özleri” gibi çeşitler sunuyorlar. Saç boyaları reyonunda da “tarçın kabuğu” ya da “nar özlü”ürünler bulmak mümkün.
Temizlik ürünleri reyonunda da,en bereketli raflar; çamaşır yumuşatıcılarına ayrılan bölüm… Burada şampuanlar gibi meyve ya da süt yok, ama çiçeklerin en tazeleri, en güzel kokuluları seçilip formüle katılmış: “Lale” ve “gül” ün taze olması gerektiği özellikle vurgulanmış. Anlaşılan diğer çiçeklerde tazelik çok önemli değil. Ayrıca nereden toplandıkları da çok önemli değil galiba, yoksa “Akdeniz hanımeli” ya da“Akdeniz portakal çiçeği” filan gibi bir ifade olurdu. Burada da tek bir çiçeğin gücünün yetmediği yerlerde “lilyum ve lotus çiçeği”, “japon gülü ve ıtır çiçeği”, “yabani orkide ve yasemin”, “gardenya ve gala zambağı”, “nergis çiçeği ve lavanta”, “gece manolyası ve menekşe” gibi kombinasyonlara başvurulmuş. Son olarak sabun raflarına da bir göz atmanızı tavsiye ederim.Benim ziyaret ettiğim market zincirinin kendi markalı sabun ürünleri arasında; “pirinç özlü”, “keçi sütü özlü” ve “kefir özlü” sabunların yanı sıra, bir de “salyangoz özlü” sabun çeşidini de görünce, kendi kendime “neden ipek böceği özlü sabun yapılmıyor”diye düşünmeden edemedim. Düşünsenize bir taşla iki kuş; hem temizlik, hem de ellerinizde ipek yumuşaklığı… Ama tabii o sevimli canlıları düşününce, hemen bu fikrimden vazgeçtim.
Piyasalardaki rekabet ve tüketicilerin piyasadaki ürün çeşitleri ile yetinmeme tatminsizliği arttıkça,daha çok sayıda tropik ve egzotik meyvelerle tanışacağımıza inancım tam.Yakında gıda ve kozmetik ürünlerinin yanı sıra tekstil ürünlerinden, elektronik aletlere kadar tüm ürün gruplarında “sütlü”, “yağlı” ya da “özlü” ürünlerle karşılaşırsanız şaşırmayın.